Bir gün bir kelimeyle karşılaştım: ahraz. Daha önce hiç duymamıştım. Merak ettim, araştırdım ve beni derinden etkileyen bir anlamla karşılaştım.
Ahraz ne demek? Kısaca söylemek gerekirse, konuşma yetisini kaybetmiş, dilsiz ya da sessiz kalan kişi demek. Ama bu kelime sadece fiziki bir durumu anlatmakla kalmıyor, bence çok daha derin bir anlam taşıyor.
Zaman zaman ben de kendimi ahraz gibi hissediyorum. İçimde bir şeyler söylemek istiyorum ama kelimeler boğazıma düğümleniyor. İnsan bazen duygularını anlatamaz hale gelir ya, işte tam o anlarda iç sesim fısıldıyor: “Sen de biraz ahraz oldun galiba…”
Bu kelimeyi öğrendikten sonra çevreme farklı bir gözle bakmaya başladım. Kimileri gerçekten konuşamıyor olabilir, kimileriyse konuşsa bile anlaşılmıyor. Ve ben bu farkındalıkla, sadece kelimelere değil, sessizliğe de kulak vermeyi öğrendim.
Ahrazlık Bazen Seçimdir
Bazen insan bilerek susar. Konuşmak istemediğinden değil, sözlerin bir anlamı kalmadığından. İşte o zaman da seçimli ahrazlık devreye girer. Kendi içimde bunu sıkça yaşıyorum. Kalabalıklar içinde suskun kaldığım çok zaman oldu.
Bu yazıyı yazarken aklıma takıldı: Belki de hepimizin içinde küçük bir ahraz yaşıyor. Duygularını bastıran, anlatamadığı acıları olan ya da sadece anlaşılmak isteyen biri…
Sonuç olarak:
Ahraz ne demek? sorusunun cevabı sadece sözlükte değil, bence yaşamın ta kendisinde gizli. Bu kelimeyi öğrendiğim günden beri sadece konuşanları değil, suskunları da anlamaya çalışıyorum. Çünkü bazen en güçlü mesajlar, sessizlikle verilir.