Varlıklı müşteriler, elektrikli araçların artan popülaritesine ve gelişen özelliklerine rağmen bu değişime direnmeye devam ediyor. Elektrikli ulaşım özellikle Çin’de hızla büyürken, lüks otomobil segmenti bu trende uzak kalıyor. Sorun teknoloji değil, algı meselesi: Zenginler için bir otomobilin yalnızca gücü değil, aynı zamanda ayrıcalık hissi de önemli.
Lamborghini ve Ferrari gibi markalar, elektrifikasyon sürecine temkinli yaklaşıyor. Porsche, Taycan modelinin satışlarındaki düşüşle mücadele ederken, Rimac, Nevera’nın tüm üretim birimlerini satmakta zorlanıyor. Bunun temel nedeni elektrikli araçların artık özel olmaması ve geniş kitlelere ulaşması. Buna karşılık, geleneksel içten yanmalı motorlu otomobiller (DVS) statü sembolü olmaya devam ediyor ve onların sahipliği zenginlik ve ayrıcalığın bir göstergesi olarak görülüyor.
Rolls-Royce, elektrikli lüks araçlara yatırım yapan tek istisna olarak öne çıkıyor. Spectre modeli piyasada başarılı bir çıkış yapmış olsa da, bu durum genel eğilimi değiştirmiyor. VIP müşteriler, sürüş deneyiminden alınan duyguları ve benzersiz motor seslerini daha önemli buldukları için geleneksel motorlara sahip modellere yönelmeye devam ediyor.
Sonuç olarak, elektrikli otomobiller otomotiv sektörünün ayrılmaz bir parçası haline gelse de, henüz içten yanmalı motorların sunduğu prestij ve sürüş hissiyle rekabet edebilecek seviyeye ulaşmış değil.
