“Kupa eşi” kimdir, bu terimin anlamı zamanla nasıl tam tersine dönüştü ve bu lakap gerçekte neyi ifade ediyor? İşte varoluşsal terapist Tatiana Sorokina’nın konuya dair uzman yorumu.
Kupa Eşi: Aşağılama mı, Elitlik mi?
“Kupa eşi” ifadesi bir kadının aşağılayıcı bir konumda olduğunu mu, yoksa onun görkemli ve elit bir yapıda olduğunu mu anlatır? Bu, kimi kastettiğimize bağlı olarak değişir. Bana göre ise genel kanının aksine, bu kavrama farklı bir bakış açısı getirilmelidir.
Eşitlik Temelli İlişkiler
20. yüzyılda ortaya çıkan bu, en az Orta Çağ’dan kalma anlamı olan terim, erkeğin statüsünü bir kadının varlığıyla vurguladığı bir ilişki biçimini tanımlar. Bu evlilik, erkeğin yalnızca kendisinin bu kadını elde edebileceğini gösterir; çünkü yalnızca onun yeterince zengin ve güçlü olduğu varsayılır. Kadının ona ait olması, onun başkalarına karşı üstünlüğünü ispatlar. Eğer bu erkek kadını kaçırmamış, onu gerçekten etkilemişse, büyük ihtimalle bu, onun ne kadar büyüleyici bir şekilde ilgilendiğini ve tüm ihtiyaçlarını karşılayabildiğini gösterir işte bu yüzden kadın onunla evlenmiştir.
Sonuçta şuna varıyoruz: Gelecekteki eş, ilgisini çeken kadında kalıcı bir etki bırakmış ve bu sayede onunla evlenmiştir. Erkek, kadına istediği konforu sağlarken, kadın da sadece varlığıyla erkeği toplumun gözünde başarılı ve saygın biri haline getirir.
Peki, bu kadın kimdir ve gerçekte neyi temsil eder? Eski anlamına dönersek; eğer kadın bir hükümdarın ya da komutanın dul eşi veya zengin bir ailenin mensubuysa, durum biraz daha netleşir. Erkek, toplumda itibar kazanmak için, saygın bir sınıfa veya aileye mensup bir kadını eşi olarak göstermek ister.
Bu durumda, kupa eşiyle yapılan evlilik bir tür melez birlikteliktir. Kadın, karşılığında sosyal statü sunarken; erkek, ona maddi güvence verir. Bu, her iki tarafın da ne verdiğini ve ne aldığını bildiği, karşılıklı çıkar ilişkisine dayalı bir birlikteliktir.
Anlam Kayması
Peki, kupa eşinin sadece süs gibi duran ve saygı duyulmayan bir “hak yoksunu kukla” olarak görülmesi nereden geliyor? Bu büyük ihtimalle terimin anlamının çarpıtılmasından kaynaklanıyor. Eğer kadın gözle görülür şekilde güzel ve/veya genç ise ve bu görüntüyü korumak için büyük paralar harcıyorsa, her erkek bu masrafları karşılayamaz. Sırf bu harcamaları yapabilen bir erkek, toplumda zaten varlıklı biri olarak görülür. Böylece, günümüzde bu tür bir eş; lüks otomobiller, pahalı gayrimenkuller ve elit tatiller gibi gösterişli yaşam unsurlarıyla bir tutulmaya başlanır ne kadar acımasızca gelse de.
Ama bu kadın gerçekten kupa eşi midir? Hem evet hem hayır. Evet, çünkü onu elde etmek için erkek ciddi çaba harcamıştır; muhtemelen büyük miktarda para harcamıştır. Hayır, çünkü kadın eşsiz değildir: Birçok kadın güzeldir, daha da fazlası gençtir ve pek çok kişi kalıplaşmış güzellik normlarına ulaşmak için estetik operasyonlara başvurmuştur. Bu tür bir güzellik pahalı olabilir ama… benzersiz değildir.
Kendisini bu şekilde toplumda kanıtlama yolunu seçen erkek, bu yarışı sürdürmeye devam edecektir. Çünkü çevresinde her zaman beş aynı derecede çekici sevgiliyi aynı anda geçindirebilecek biri ya da kadınlar yerine şatolara, yatlara yatırım yapan bir başka erkek mutlaka olacaktır.
Bugünün Kupa Eşi Ne Yapmalı?
Peki ya gerçekten söz hakkı olmayan, sadece eşinin ve onun çevresinin gözünde hoş bir görüntü olarak var olması beklenen kadınlar? Onların hakları var mı? Ben derim ki, onlar için ilk adım bir sorumluluğu hatırlamak: Gerçekte kim olduklarını yeniden fark etmek.
Çünkü dış görünüşün ötesinde, her zaman bir insan ve onun bireyselliği vardır.
Kadın bu sorumluluğunu hatırladığı anda, kendi seçim hakkını da yeniden fark eder. Bu da ona, hayatında kendi ihtiyaçlarına uygun bir partneri ve yaşamı seçme hakkı tanır. Yani sadece “güzelliği sayesinde zengin bir koruyucu bulup hayatını garantiye alma” klişesinden ibaret olmayan bir yaşam.
Ve belki de ancak o zaman, gerçek anlamda bir kupa eşi olur: Elde edilmesi gereken, ancak kendi rızasıyla evlenilen ve sonra ölüm onları ayırana dek gerçekten değer verilen bir kadın.